Skip to content
blog-yazarken-sakinmaniz-gereken-7-olumcul-hata
09.Oca.2017 19:07:002 min read

Blog Yazarken Sakınmanız Gereken 7 Ölümcül Hata

Bir gezgin, yolculuğu esnasında birçok değerli deneyim kazanır. Ve bu deneyimler de gezginin hikayesini yaratır. Bu düşünceden hareketle, sizlerle hikayemizin önemli bir parçasını paylaşmak istedik. İçerik yazarken herkes gibi karşılaştığımız ve hatta birkaç kere tekrarladığımız hataları anlatacağız. Sizin de içeriğinizi, özellikle de blogunuzu yazarken kendinizi geliştirmeniz için şu (o kadar da ölümcül olmayan) hatalar listesini derledik:

  1. Eylem çağrısı (CTA’s): Eylem çağrısının eksikliği önemli bir kayıptır. Eğer içeriğinizde doğru yerlere konumlandırılmış eylem çağrı butonları (“Haber Bültenine Kayıt Olun”, “Üye Olun”, “Daha Fazlası İçin Tıklayın”) yoksa, okuyucularınızla etkileşim şansınızı kaçırırsınız. Sonuçta, merak edip öğrenmek insan doğası. Sizi ilginç bulan ve kendisi için daha anlamlı içerik bulacağına inanmış okuyucunuzu yitirmeyin, stratejik noktalara eylem çağrısı koyun.
  2. Gereksiz uzunlukta içerik: Biliyoruz, bir kere yazı yazmaya başlayınca uzunluğu ayarlamak zor. Ama okuyucularınız uzun yazı okumak isteseler sizi değil, Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar”ını okurlardı. 500 kelimenin dışına çıkmayın ve gereksiz her cümleyi blogunuzdan atın. Vakit nakittir.
  3. Görselsiz yazılar: İçinde görsel olmayan blog yazısı sessiz filme benzer ve sessiz filmler de ne yazık ki 1930’larda kaldı. Yazınızın mesajını destekleyecek görselleri koymaktan çekinmeyin. GIF ve JPEG’ler ile neler yapabileceğinizi bir düşünün; yaratıcılığınızı konuşturarak okuyucunuzun dikkatini toplayın. Sadece aşırılıktan kaçının, yeter.
  4. Tık tuzağı: Tık çekmek için sansasyonel başlıklar ve görseller kullanmak bağımlılık yapan bir şey. Formül basit aslında: tık tuzağı başlık/görsel kullan, fazladan yüzlerce tık al. Biz bile bu yazımıza dikkatinizi çekmek için ilginç bir başlık kullandık. Ancak gerçek bu şekilde işlemiyor. Sansasyonel her başlıkla kendi saygınlığınızı riske atıyorsunuz. Yanlış giden bir yazı, başınızı çok ağrıtabilir. Bu yüzden tık tuzaklarından uzak durun; anlamlı ve önemli içerik üreterek okuyucularınızı uzun süre size bağlanmalarını sağlayın. (Unutmayın, sizin için bu hataya örnek verebilmek için kendimizi riske attık.)
  5. Yazım hataları: yAZim hatalrı chok gicik şeyler. Yazım hataları tıpkı sıkıcı 3. sınıf korku filmleri gibidir; okuyucunuz yazım hatanızı görünce içeriğinizden soğur ve sizi okumayı bırakırlar. İçerik konunuzun ve yazı düzeninizin mükemmel olması ne yazık ki yazım hatalarının oluşturduğu girdabı örtemez.
  6. Satış konuşması (Sales Pitch): Blog yazınızın içine satış konuşması yerleştirmek herkesin zaman zaman yaptığı bir şey. İtiraf zamanı: Biz de koyuyoruz. Önemli olan nokta, satış konuşmanızı en alakalı içeriğinizin en stratejik noktasında sadece tek bir kere kullanmanız.
  7. Profesyonellikten uzak içerik: Kimse sizden roman diliyle Kant ahlakına taş çıkartacak bir üslupla içerik üretmenizi beklemiyor. Hatta, çalışma alanınızın ve içeriğinizin odağında daha “renkli” unsurlar (ünlü dedikoduları vb) varsa böyle bir üslup size zarar verir. Ancak, böyle bir içerikte bile bazı standartları korumalı ve profesyonel olmalısınız. Okuyucunuzu sizden soğutacak ve uzaklaştıracak konulardan uzak durun. Kaba şakalar ve nefret söylemleri içeriğinizde asla yer almasın.

Dünyanın en kapsamlısı olmasa da bu kısa rehberi sizin içeriğinizi iyileştirmesini umarak hazırladık. Blog yazılarınızı yazarken belirttiğimiz noktalara dikkat edin. Gelişmenizi görmek için sabırsızlıkla bekliyoruz.

Yazımızın ilham perisi Hubspot’un bu mükemmel yazısını okumak için tıklayın.

İLGİLİ MAKALELER